📽️🎬 Film ve diziler🍿📀

Avtandil

ავთანდილ
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
6,479
Beğeni
8,067
Sosyal Coin
14,660
IMG 20230914 083847 887

Sizce günümüz film ve dizilerinin insanlar üzerindeki, olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?

Karakterlerden iyi ve kötü örnek verirmisiniz?
 
Beğenenler:
  • Beğen
Tepkiler: Fingolfin ve Moria 🦈

Deadpool

Sosyal Forum
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
18,833
Beğeni
6,430
Sosyal Coin
113,547
Benim gördüğüm en büyük sıkıntılardan birisi, silah ve madde kullanımı ayrıca genel olarak zenginliğe yönelik projeler genel olarak. Yani gündelik hayatımıza dair bir şeyler izlemek çok mümkün değil. Çoğunlukla artık filmlerde aksiyon bilim kurgu ve teknoloji kullanılıyor fakat gündelik hayatımızda bunların neredeyse çoğunluğu yok.
Mesela bir doktor dizisi yada film i izlediğimizde doktor hastayı ölümden geri döndürüyor ama hastaneye gittiğimizde o işlerin o kadar kolay olmadığını görüyoruz, yada bir filmde yada dizi de bir bilgisayarcı varsa kesinlikle nasayı nsa i cia saniyeler içinde hackleyebiliyor. Yada zengin kız fakir oğlan veya tam tersi. Birde vurdulu kırdılı olaylar var, türk ve yabancı dizilerde de bu sık sık gösterimde. Maddeye yada silaha erişim o kadar kolaylaştı ki, şunu bir deneyeyim diyen o kadar çok insan var ki, eline silah almamış eğitimini görmemiş birisi çok kolay bir şekilde silah temin edip filmlerde gördüğü gibi korkutmak maksatlı çekse bile o silahın ona verdiği güce yenilip parmağını tetikten esirgemiyor. Yada madde kullanımında, nasıl olsa bir şey olmaz 1 kerelikten diyor, kullanıyor ve kendini daha iyi hissettiğini düşünüyor uyuşmuş vaziyetten, daha sonrasın da gündelik hayatına geri döndüğünde hayatın normal akışı, gündelik standart yapılması gerekenlerden uzaklaşıyor, hayatın stresini kaldıramayıp tekrar uyuşturucuya dönüyor. Günün sonunda sadece çevresine farklı görünmek için madde ve silah kullanımının çok arttığını zaten haberlerde görüyoruz. Eş zamanlı olarak Türkiye de ki mafya vurdu kırdı dizileri ne kadar çok izleniyorsa o kadar çok olay yaşıyoruz, madde kullanımını gösteren breaking bad gibi dizilerden sonra tüm dünyayı saran METH isimli hayatınızı 2 yıl içinde mahvedecek ve geri dönülmez hasarlar veren bir uyuşturucu madde dünyayı sardı.
Bu gün gördüğüm duyduğum bir çok durumda "bana bir şey olmaz" cılar var ama etkisi uzun vadeli ve tedavi edilemez şekilde beden bütünlüğünü bozuluyor. Buna uyuşturucunun alkolün keyif verici maddelerin tamamının kontrolsüzce ve aşırı dozda kullanılması dahil.
Beyniniz arkadaşlar, ihtiyacınız olan tek şey beyininiz.
Ne zenginlik
Ne para
Ne ağır abilik
Ne de farklı görünmek

Beyninizin sağlıklı olması size sağlıklı bir hayat da verir, para pul da kazanırsınız, saygınlığınızda artar ve ortalıkta bu kadar bağımlı ve özenti insana göre zaten farklı olursunuz.
 
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
112
Beğeni
200
Sosyal Coin
7,375
Sırasıyla Sanat, Sinema, TV, İnternet kitleleri yönlendirme, davranışlarını değiştirme, genel kabulleri oluşturma, simgeleri yönetme gibi etkileri olmuştur.
Kilisenin başlattığı ve ressamlara para vererek bir sanat olgusu oluştu. Sanat dediğimiz şey algılarımıza hitap eden şeyler yani estetik anlayışı ile başladı ardından rönesans yeni akımlar zart zurt derken fotoğraf geldi ve sanat vs işlerinde neyin sanat olduğu kargaşası devam etti. Andy Warhol gibi birkaç isimle birlikte sanatın estetik olmasına gerek olmadığı herşeyin sanat olabileceği bir sonuca evrildi post modernizmde ise artık herşey birbirine girdi gerçeklik bölündü sanatın ne olduğu anlamlandırılamadı. Aslında zengin ve egemen güçlerin ne dediği önemli kısaca. Kime neye değer verdiğiyle ilgili. Bunun dışında hiç birşeyin önemi yok. Zamanın ruhu birazda buna sebep.

Bu giriş aslında önemli bence. Ressam, Film, fotoğraf çeken, Tv dizisi yapan, reklam çeken, oyun yapan vs işleriyle uğraşan insanların veya kurumların bence hiç bir etik duygusu yoktur.
Kısmi olarak kendi uluslarının çıkarları doğrultusunda fonlanan tipler olabilir genelde emperyalist ülkeler kilise vs gibi güçler bunları yaparlar. Kimiside para kazanmak için olabildiğince seviyeyi alçaltması gerekiyor çünkü ne kadar seviyeyi düşürürsen o kadar çok kitleye erişirsin. Bu sefer yaptığın işin özgünlüğü nerede kalıyor derseniz öyle bir kaygı güdülmüyor.
Elbette içlerinde bir mesaj kaygısıyla bu işi yapan daha tırnak içinde kaliteli şeyler üretmeye çalışlıyor ama onlar asla kimsenin karşısına çıkmıyor. NBC nin filmeri kaç izleniyor. Zeki Demirkubuzun filmleri kime hitap ediyor ama kaç izleniyor.
Kim ne anlatıyor kim ne anlıyor birde böyle sorun var. ?
Baba filmi ne anlatıyor ? ''mafya falan işlerine girmeyin yalnız ölürsünüz arkadaşım'' diyor kısaca ama filmleri izleyenler ne anlıyor ? Mafyalığa özeniyor,
Keza Taxi Driveri izleyip herife hak veren ''Alayını geberteceksin bunların'' diyen neokonluğun dibine vuran insanlar var.
Senin ne anlattığın değil kimin ne anladığı önemli.
Diğer bir husus holivid etkisi deadpool üstadında dediği gibi CSI dizisini izleyen adam katilin bir saç teliyle bir günde bulunacağı inancına kapılabiliyor. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.
Türkiye'de işler içler acısı dizilerde sürekli kadın dövme, aşağılama diz boyu. Erkeğin egemen olduğu bir toplum inşa ediliyor. Kadın dediğinin sırtından sopa karnından sıpayı eksik etmeyeceksin. işler bu noktada.
Zengin adam koskoca ağa. Koskoca patron, koskoca mafya bey gibi özentiler bütün kızlar peşinde güçlünün övülüp baş üzeri edilmesi.
Küçük beyin çapkınlıkları, küçük hanımın kaprisleri vs vs bitmez.
Mafya tipleri şakır şakır adam öldürürler hiç birisi buğulanmaz ama sigara ve içki buğulanır. Aman millet etkilenmesin.
Mafya olup adam öldürebilirsin, uyuşturucu satarsın her türlü sorun yok devam kanka. Kadınları dövebilirsin, evden kovabilirsin, ev hapsine koyabilirsin, ailen eşine her türlü şiddeti uygulayabilir ama sigara ve içki yasah gardaşım.
Recep ibibik gibi heriflerin filmlerinde görürüz her türlü aşağılama her türlü küfür değer görür. Bir hanzo çıkıp profesörü azarlar adamın gıkı çıkmaz. Herkes rahatlar.
Bunun sonunda artık doktor dövebiliyoruz çok ilerledik diyen embesiller sağda solda mikrofonlara konuşabilirler.
Birşeyi bilmenin önemi yoktur artık. Bilmemek güzel birşeydir. Osuran veya kazara donu görünen, havuza düşenler komiktir.
Kısaca Rtük adlı kurumun korumaya çalıştığı Türk aile yapısı! bundan ibaret. Öte yandan şaban eşoleşek diyemez.

İnterneti de bunların içine koyuyorum ben. Sosyal medyada görünen tipler hepsi aynı görünüme sahip kadınlar ve erkekler.
Bir giyim eşyasının moda olması yeterli. Bir ünlünün bir şeyi yemesi bir yere gitmesi yeterli.
Herkes oraya ona hücum etmeye başlıyor.
Aslında beğenilerimiz kendimize mi ait ? Yoksa birilerinin beğen dediği şeyleri mi beğeniyoruz ?
50 binliralık iphone taşıyan adam veya kadın bunu neden taşıdığıyla ilgili bir gerçekten bir fikri yok.
Ben işim gereği güçlü bir telefonum olması gerekiyor ama 10 bin liralık herhangi bir telefon benim tüm işimi görüyor.
İnstagram dediğin hede hangi resmi yüklesen zaten encode ediyor küçültüyor vs. Amacın ne olduğu bilinmiyor.
Bu her anlamda her konuda böyle. Sahip olduklarımız bize sahip oluyor.

Aynı zamanda sosyal medya algoritmaları da böyle çalışıyor beğendiğin şeyleri ve ona benzeyenleri sürekli karşına çıkarıyor.
Siyasetten sanata giyimden yiyecek sektörüne kadar herşey bu mantıkla gidiyor.
Hangi siyasetçinin trolü daha kuvvetliyse o daha çok kitleye erişip gerçekliği evirip çevirip dolandırıp bize sahte bir gerçekliği yaşatabiliyor.
Aslında tek tipleşiyoruz. Çünkü sana alternatifi asla göstermiyor. Click'e oynuyor çünkü ne kadar tıklandı, ne kadar beğenildi, ne kadar ürün satıldı, ne kadar oy geldi.
Bu ise farklılığa tahammülsüzlüğü birlikte getiriyor. Öğrenmek için kafanın karışması ve çatışmaya girilmesi gerekiyor. Farklı sesleri duymadıkça farklı seçenekleri görmedikçe
kafalar karışmadığı için çatışmalardan bir sonuç elde edilemiyor. Çünkü sabit fikir kırılamaz.
Tüm mesele bu.
 
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
112
Beğeni
200
Sosyal Coin
7,375
Yazmayı unuttum
Batman'in en belalısı en kötülerden Joker'in filmini çektiler neredeyse ağlayacaktık joker için, kötü ama işte neden kötü oldu biliyomusun diye başladı. Hepimiz ağzımız açık baktık öyle.
Yarın öyle bir film çekilir şeytana hak verebiliriz ya işte hakkı yendi aslında cennette ademin suçuydu vs bir kamyon teraneyle bunu isterseler yaparlar diye düşünüyorum.
Walter White'ı nasıl sevdik ve hak verdiysek adamı asla suçlamadık hak verdik. Aslında şerefsizin önde gideni.
Ama işte insanları manupüle ediyor bu sanat sepet işleri.
 

Avtandil

ავთანდილ
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
6,479
Beğeni
8,067
Sosyal Coin
14,660
@Deadpool ve @Fingolfin yorumlarınız için çok teşekkür ederim 🙏🏻

Beyniniz arkadaşlar, ihtiyacınız olan tek şey beyininiz.
Ne zenginlik
Ne para
Ne ağır abilik
Ne de farklı görünmek

Beyninizin sağlıklı olması size sağlıklı bir hayat da verir, para pul da kazanırsınız, saygınlığınızda artar ve ortalıkta bu kadar bağımlı ve özenti insana göre zaten farklı olursunuz.

İnsanların kullanmaktan aciz oldukları en önemli organ 👏👏👏
 
Beğenenler:
  • Beğen
Tepkiler: Moria 🦈
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
218
Beğeni
616
Sosyal Coin
4,379
Bence film ve dizilerin insanlar üzerindeki olumlu/olumsuz etki bu film ve dizileri tüketen toplumların eğitim seviyesiyle doğru orantılı.

Biraz açmak gerekirse;
Bizim gibi gelişimini tamamlayamamış, aksine özellikle son 20 yıl özelinde tersine evrim sürecini devreye almış toplumlarda cahil kitleler film ve dizilerle çok kolay manipüle edilebiliyor ve bunun örneklerini görüyoruz/yaşıyoruz.

Düşünme yetisini artık yitirmiş ve cehaletin katma değerinin yüksek olduğu topluluklarda film ve diziler sayesinde kitleleri istediğiniz şekilde manipüle edip gündelik siyaseti yönlendirmek mümkün. Örneğin demografik bir istila hareketini siyasi yönlendirmeyle çekilecek dizi ve filmlerle "ankaradan abim geldi evde bir bayram havası" tadında topluma sunabilirsiniz ya da mafya temelli diziler çekip dizi karakterinin yaptığı herşeyi kişisel anlamda meşrulaştırıp gerçekte yaşanan mafya hesaplaşmalarının toplum için nasıl büyük bir tehlike arz ettiği gerçeğini soslayıp yedirebilirsiniz veya gerçekte yaşamış tarihsel kişilikleri yaşanmamış tarihsel olaylarla birlikte kurgulayarak ister gençlere rol model olacak bir kahraman olarak takdim eder ister itin uygun bir yerine sokup çıkarabilirsiniz.

Bunları yaparken toplumun cahil ferasetinin yüksekliğini göz önüne alarak yakalanma korkusu olmadan dilediğiniz yalanı söyleyebilirsiniz.

Toplumların kendilerine has kültürleri vardır ve bunlardan bazıları yıllar geçsede muhafaza edilir(di). Yine kendi yaşadığımız toplumdan örnek vermek gerekirse iyi veya kötü yerleşmiş bir mahalle kültürü vardı, herkes kendi sokağında yaşayanı bilir tanır ve korurdu (genel olarak) oysa bugün aynı binada yaşayan insanlar birbirini tanımıyor.

Çok mu iddialı olur bilemiyorum ama film ve dizilerle birlikte tv'lerde yayınlanan bir takım programlarda bu kültürel yozlaşmayı başlatan son derece yüksek bir toplum mühendisliği ürünü yayınlar. Gelen/kaynana paradoksu, mutfakta biri mi var tarzı programlar, sonunda para ödülü olan ama işin ucunda program sunucusuna yaltaklanmayı sevimli bir şeymiş gibi gösteren "sözde" bilgi yarışmaları vs vs…

Dünya geneline bakılıncada durum çok farklı değil aslında ama eğitim seviyesinin yüksek olduğu toplumlarda yayınların içi boş olsa bile bu kadar manipülatif olmadığı gözlemlenebilir.

Bir diğer etkiside yine film ve dizi aracılığıyla toplumların bazı kitlesel olaylara zihinsel olarak hazır hale getirilmesi gerçeğidir. Bunu da örneklemek gerekirse uzun yıllardır yapılan bilim kurgu filmleriyle neredeyse tüm insanlık artık uzaylı yaşam formlarının geleceğine hazırlanmış vaziyettedir, bugün gökyüzünde UFO'lar belirse bile 30-40 yıl öncesine göre yaşanacak panik havası "eyvah misafir geldi ama evde ikram edecek hiçbir şey yok" telaşından öteye geçmez.

Toplumsal etki olayına belkide olabilecek en iyi örnek; Clark Gable'ın oynadığı "It Happened One night" isimli filmde bir sahnede başrol oyuncusu gömleğini çıkarır ve altında atlet olmadığı görülür. Bu filmin yayınlanmasından sonra ülkede atlet satışları üreticileri zor durumda bırakacak kadar düşer hatta bazı üreticiler iflas ederler, bundan sonra çekilen bir başka filmle (yanlış hatırlamıyorsam Gone with the wind olmalı) üreticilerin baskısıyla birlikte Clark Gable'a atlet giydirilir ve satışlar tekrar yükselir.

Hatırlanırsa benzer bir durum "Deli yürek" adlı dizinin yayınlandığı dönemlerde yaşanmıştı. Dizinin kahramanının dizide giydiği palto 18-20 yaş grubu erkekler arasında kült hale gelmiş ve neredeyse giyim firmaları bu paltodan yok satmışlardır.

Bu kadar kapitalist olmasada sonu nahoş biten benzer etkileşim örnekleride mevcuttur mesela "kurtlar vadisi" adlı dizi yayın hayatına başladıktan kısa bir süre sonra yaş aralağı daha geniş bir kitleyi etkisi altına almıştır, dizinin na karakterlerinden "süleyman çakır" isimli mafya babasının dizideki ölümünün ardından birkaç yerde cenaze namazı kılınmıştır hatta trajikomik sayılabilecek bir hadise Eskişehirde yaşanmış, diziden etkilenen 18-19 yaşlarında birkaç genç takım elbise giyip mahalle esnafına "çökmeye" çalışmış, baya baya haraç kesmek istemişler ama diziden haberi olmayan mahalle esnafından eşşeğin suyun başına bağlandığı dolayısıyla sudan gelmesinin engellendiği bir ortamda dayak yiyerek tövbe etmişlerdir.

Bizde duru üç aşağı beş yukarı böyleyken dünyanın kalan kesimlerinde çok farklı değildir, tek fark etkileşimin toplumsal kapasitesinin eğitimle ters orantılı olması ve etkileşilen olayların çeşididir.

Bizde mafya babalığına özenilirken daha medeni ülkelerde belki bir doktorun hayatının anlatıldığı bir dizide veya filmde seyredenler ana karakterin yaptıklarından etkilenip belki doktor belki toplum gönüllüsü olmaya heveslenmektedir.

Ülkeyi iyice boklamayalım tabi, yurt dışı örneklerde de absürt durumlar yaşanmaktadır (amerikada star wars serisinden etkilenerek kurulan jedi tarikatı gibi) ama bunlar toplumu olumlu mu olumsuz mu etkiler ya da etkiler mi orası tartışılır.

Bir diğer tartışma konusu yine diziler aracılığıyla genel toplumsal ahlakın kabul etmeyeceği bazı durumların bu tür yayınlar yoluyla sıradanlaştırılması ve bu yolla kabul edilmesinin sağlanmasıdır.

BU durumlara verilebilecek en iyi örnekler çoğunlukla amerikan dizileridir. Askeri bir diziyse kahraman abd askeri 5-6 kişiyle düşman üslerini basabilir, herkesi döver amerikaya gönül vermiş insanları kötü adamların elinden kurtarır ve mutlu mesut evlerine dönerler. Burada verilen subliminal mesaj abd'nin askeri anlamda güçlü olduğu ve neredeyse parmağının bir hareketiyle karşısındakini ezebileceği üzerinedir. 2. dünya savaşı sırasında pasifikte süren çarpışmalar boyunca abd askerlerinin japon hatlarına prezervatif atmaları ama bu prezervatiflerin devasa boyutlarda olması sebebiyle japon askerleri arasında psikolojik anlamda bir dağılma yaşandığı bilinmektedir. Benzer bir şekilde yine dizi ve filmlerle bu tür psikolojik harpler sürdürülmektedir.

Yine amerikan dizilerinden örnek vermek gerekirse erkek/kadın eşcinselliğinin toplumda kabul görmesi adına senaryoya katkısı olsun olmasın neredeyse her tür dizide sıradanlaştırılma çabasıdır. Bu ister fantastik bir dizi olsun (the witcher-blood origin) ister bilim kurgu (star trek discovery, roswell-new mexico) ister tarihi (barbarian) herhangi bir aksiyon dizisi (teen wolf, hanna vs.) olur olmaz kullanılmasıdır. Burada amaç her tür diziye bunu konu yaparak hiçbir hedef kitlenin atlanmamasını sağlamaktır.

Sonuç olarak film ve diziler zayıf iradeleri her zaman etkiler ve etkileyecektir o yüzden büyük kitlelerin iradesini kıracak yan yollar her zaman olacaktır.
 
Durum
Çevrimdışı
Mesajlar
112
Beğeni
200
Sosyal Coin
7,375
Sorunumuz üsttede bahsettiğim gibi sabit fikirlilik, kafamızın karışmadığı sürece öğrenemeyiz ve değişemeyiz. Kendimize sorular sorup cevaplarını bizim gibi düşünenlerden değilde farklı seslerden farklı açılardan konuşanları dinleyip kendi akıl ve vicdan süzgecimizden geçirerek bir sonuca varmamız gerekiyor. Kendimizle ve başkalarıyla çatışmaya girdiğimizde dinleyip anlamayı öğrenmemiz gerekiyor. Kısaca öğrenmemiz gerekiyor.

İyi dediğimiz dizilere filmlere baktığımızda karakterin dönüşümünü görüyoruz ama biz bir türlü dönüşemiyoruz, sebebi kimse bir maceraya atlamayı, kendi hayatını, sevdiklerinin hayatını geleceğini vs. tehlikeye atmayı düşünmüyor. Ne önde ol ne arkada askerlik böyle iyi bir şekilde biter. Sağ sol olaylarını iyi anlamadan memleketide tam anlayamayız gibi geliyor.

Üniversiteye giden adamın zihniyeti önemli iyi kötü biryeri bitireyim ünv mezunu desinler ? 4 yıl daha salak gibi dolanayım ? okuyayımda iş bulayım ? 4 yıl bekar hayatı oh kızlar partiler ?
Bunlar boş hepsi çöp. Üniversite düşünmeyi öğretmeli, farklı düşüncelere tahammülü öğretmeli, farklı inançlara farklı ırklara karşı daha insanca bakmayı empati yapmayı öğretmeli.
Öğrenmeyi de öğretmeli. Kafanın karışmasını öğretmeli. Sanat estetik nedir, sanat tarihi, ülkenin geçmişinde verdiği kavgaları anlamalı, felsefeyi felsefe tarihini öğrenmeli, kendinin ülkenin ve dünyanın geleceğini tahayyül etmeli. Bilimle ilgilenmeli vs vs.
Bunun sonunda bir insan olacağımız sonucuna varmalıyız.

Kendi akıl süzgeçimizden ben kimim ne işe yararım sorusunu geçirmemiz lazım. Ona göre beğenilerimizi kişiliğimizi karekterimizi oluşturmamız lazım.
Tüm bunlar olmadığı taktirde dizilerin ünlülerin sosyal medyadaki tiplerin kopyaları olmaya çalışırız.
Seviye düştükçe düşüyor çünkü her türlü seviyesizlik ilgi topluyor. Masada dans eden erkek alkışlanırken kendi mahallesinde böyle bir tip görse kafasına sopa indiriyor. O onun yengesine o onun baldızına öbürü alayına atlıyor sonra herkes uşağa :ROFLMAO: herkes ağzını yayarak izliyor. Aslında yaşananlar, olanlar o toplumun aynasıdır, fırsatını bulanlar her naneyi yiyor.

Fırsatlar ülkesi küçük amerika olmayı seçtik, memurundan işçisine burjuvasından köylüsüne kimse sınıf bilincine sahip değil. Herkes küçük kral küçük prens küçük prenses kimi imparator kimi kraliçe vay anam vay. Bir gün devletten bir pay koparıp yatlarla katlarla atlarla mankenlere atlama düşüncesi hakim. Bir gün o fırsat geleceği için ruhunu şeytana satmaya hazır. Zaten şeytan dediğin prada giyer küçük şeytancıklarda çakmasını giyiyor.
İyiye ilgi olmuyor. Kimse bir buçuk saatini ayırıp düzgün birşey izlemeye ayırmıyor. Youtube vb sosyal medya sayesinde 5-10 dakikadan uzun birşey izlemek insana zul geliyor. Kendine de vakit ayırmıyor. Z kuşağı zaten umutsuz vaka.

Malesef kaldırımda sağdan yürümeyi bilmeyen metroda inenlere öncelik vermeyi dahi bilmeyen bir yapımız var. Yani daha kırk fırın ekmek yememiz lazım.

Bunlar içinde devletin kendi insanını bir mutluluk, refah ve özgürlük seviyesine getirmesi lazım. Tüm ayrışmalardan uzak bir eğitim sistemi olmalı. İnsanlar iş ev okul cami arasına sıkıştırılmamalı.
Bu işte iki ucu pisli değnek. Devlet bu işe el atmazsa toplum düzelmez. Toplum düzgün seçimler yapmazsa devlet değişmez. Kısır döngü.
Sürçü lisan ettiysek affola.
 
Beğenenler:
Tüm sayfalar yüklendi.
19,556
Üyeler
28,864
Konular
196,390
Mesajlar
AzN720
Yeni Üye
Üst