@Elif Özbek hanım her şey için çok teşekkür ediyorum. Tekrar görüşmek üzere.
Beni bekleyen bir işim vardı yoksa apartmanın merdivenlerini inmeyi canım hiç istememişti. Geri dönüp kapısını çalarak sanki ona onlarca kez sarılmamışım gibi tekrar sarılmak düşüncesi aklımdan çıkmıyordu.
Kollarımı ince beline doladım ve sıcaklığının sıcaklığıma, kokusunun kokuma, tadının tadıma daha fazla karışması için sarılabildiğim kadar son bir kez sarıldım ve bana teslim ettiği masum dudaklarından uzun bir öpücük aldım.
Duş sonrası salonda otururken ellerine krem sürmemi istemişti. Bir kadını birden fazla zamanda görüyor olmanın verdiği yakınlığı çok seviyorum. Birbirini az da olsa tanımış olmayı. Hele bu insan Elif olunca benden kibar kibar, çekingen çekingen bir şey istemesi itiraf edeyim hoşuma gidiyor. O güzel beyaz ellerinden, ince şeffaf bileklerinden tutmuşluğum vardı tabi ki fakat nedense sadece onlara odaklanarak uzun parmaklarını tek tek okşamamıştım, neredeyse benim iki parmağım kalınlığındaki narin bilekleri ile böyle ilgilenmemiştim. Başını omzuma koymuş halde sessiz bir ritüel yaşıyorduk ikimizde ve benim saçlarının kokusundan başım dönüyordu.
Uzun süredir ilk defa bir kadının yatağından ayrıldıktan sonra duş almayı istemedim. Dokunuşlarının, öpmelerinin suya karışıp akması düşüncesinden hoşlanmadım. Bir süre daha bende kalabilselerdi keşke fakat hayat her istediğimizi yapmamıza onay vermiyor...
Muhteşem vücudu müziğin ritmine göre hafif hafif sallanıyordu. Onu bu hali ile saatlerce izleyebilirdim. Bir tanrıça heykeli edası vardı ama bu tanrıça kanlı canlı karşımdaydı. Önce yavaş ve hafif öpücüklerle sonra giderek hızlanan hareketler ile birbirimizin olduk. Sonuna doğru ikimizde epey ter dökmüştük. Ellerim sıkı kalçaları, ince beli ve kasıkları arasında gezinirken prone bone'da yaşadığım deneyimi kolay kolay unutamam sanırım.
Beni neyin tahrik edeceğini biliyordu artık. Eh ben de az çok onu tanıyordum. Hafif bir masaj yapmamı istemişti. En sevdiğim şey hele ki ona. Fakat önce hafif bir müzik fena olmazdı yani. Kim olsun? The Weeknd masaj için çok uygun sayılmaz ama zaten onun tenine ne kadar dayabilecektim ki?
Duş sonrası saçlarını açmıştı bu sefer. Başından altın rengi parıldayan ışıltılar saçan Elf kızlarına benzettim o an. Ben daha bir şey diyemeden saçlarım güzel kokuyor mu diye sordu. Delisin sen. Yüzümü altın saçlarının içinde ne zaman buldum, şarkıda dendiği gibi saçlarında baharı ne zaman yakaladım, bu iş ne kadar sürdü emin değilim. Belki o hatırlıyordur.
Salonundaki ikramlarınla, güzel sohbetinle, ceylan gözlerinle, ufak dokunuşlarınla beni daha fazla kandıramazsın dedim içimden. Neredeyse koşa koşa kendimi banyoya attım. Daha baştan ağır tahrik altında kalmışken yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Kapı açıldı. Duru beyaz tenini gözümün içine sokan siyah bir elbise giymişti. El yüz yıkama faslından sonra koridorda beni bekliyor haldeydi. Bir şeye ihtiyacın var mı diye sorarken sarılıp kendime çektim. Açıktaki omzundan başlayıp kuğu gibi boynundan yukarı kulaklarından çene altına ve oradan dudaklarına uzanan bir öpücük silsilesi ile kendime küçük bir ziyafet çektim. Genelde gelir gelmez efendi olurum, böyle yapmam ama sarı saçlarından sen suçlusun demiş Kayahan...
Beni bekleyen bir işim vardı yoksa apartmanın merdivenlerini inmeyi canım hiç istememişti. Geri dönüp kapısını çalarak sanki ona onlarca kez sarılmamışım gibi tekrar sarılmak düşüncesi aklımdan çıkmıyordu.
Kollarımı ince beline doladım ve sıcaklığının sıcaklığıma, kokusunun kokuma, tadının tadıma daha fazla karışması için sarılabildiğim kadar son bir kez sarıldım ve bana teslim ettiği masum dudaklarından uzun bir öpücük aldım.
Duş sonrası salonda otururken ellerine krem sürmemi istemişti. Bir kadını birden fazla zamanda görüyor olmanın verdiği yakınlığı çok seviyorum. Birbirini az da olsa tanımış olmayı. Hele bu insan Elif olunca benden kibar kibar, çekingen çekingen bir şey istemesi itiraf edeyim hoşuma gidiyor. O güzel beyaz ellerinden, ince şeffaf bileklerinden tutmuşluğum vardı tabi ki fakat nedense sadece onlara odaklanarak uzun parmaklarını tek tek okşamamıştım, neredeyse benim iki parmağım kalınlığındaki narin bilekleri ile böyle ilgilenmemiştim. Başını omzuma koymuş halde sessiz bir ritüel yaşıyorduk ikimizde ve benim saçlarının kokusundan başım dönüyordu.
Uzun süredir ilk defa bir kadının yatağından ayrıldıktan sonra duş almayı istemedim. Dokunuşlarının, öpmelerinin suya karışıp akması düşüncesinden hoşlanmadım. Bir süre daha bende kalabilselerdi keşke fakat hayat her istediğimizi yapmamıza onay vermiyor...
Muhteşem vücudu müziğin ritmine göre hafif hafif sallanıyordu. Onu bu hali ile saatlerce izleyebilirdim. Bir tanrıça heykeli edası vardı ama bu tanrıça kanlı canlı karşımdaydı. Önce yavaş ve hafif öpücüklerle sonra giderek hızlanan hareketler ile birbirimizin olduk. Sonuna doğru ikimizde epey ter dökmüştük. Ellerim sıkı kalçaları, ince beli ve kasıkları arasında gezinirken prone bone'da yaşadığım deneyimi kolay kolay unutamam sanırım.
Beni neyin tahrik edeceğini biliyordu artık. Eh ben de az çok onu tanıyordum. Hafif bir masaj yapmamı istemişti. En sevdiğim şey hele ki ona. Fakat önce hafif bir müzik fena olmazdı yani. Kim olsun? The Weeknd masaj için çok uygun sayılmaz ama zaten onun tenine ne kadar dayabilecektim ki?
Duş sonrası saçlarını açmıştı bu sefer. Başından altın rengi parıldayan ışıltılar saçan Elf kızlarına benzettim o an. Ben daha bir şey diyemeden saçlarım güzel kokuyor mu diye sordu. Delisin sen. Yüzümü altın saçlarının içinde ne zaman buldum, şarkıda dendiği gibi saçlarında baharı ne zaman yakaladım, bu iş ne kadar sürdü emin değilim. Belki o hatırlıyordur.
Salonundaki ikramlarınla, güzel sohbetinle, ceylan gözlerinle, ufak dokunuşlarınla beni daha fazla kandıramazsın dedim içimden. Neredeyse koşa koşa kendimi banyoya attım. Daha baştan ağır tahrik altında kalmışken yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Kapı açıldı. Duru beyaz tenini gözümün içine sokan siyah bir elbise giymişti. El yüz yıkama faslından sonra koridorda beni bekliyor haldeydi. Bir şeye ihtiyacın var mı diye sorarken sarılıp kendime çektim. Açıktaki omzundan başlayıp kuğu gibi boynundan yukarı kulaklarından çene altına ve oradan dudaklarına uzanan bir öpücük silsilesi ile kendime küçük bir ziyafet çektim. Genelde gelir gelmez efendi olurum, böyle yapmam ama sarı saçlarından sen suçlusun demiş Kayahan...